Türkiye'ye dönmeme bir iki gün vardı. Annemin yemeklerini de özlemiştim tabi ama burada da bin bir mutfağın tadına bakma imkanı bulmuştum. Gerçi o zamanlar bu blog projesi gündemde olmadığı için hiç birini resimleyemedim, çoğu restoranın ismini bile hatırlamıyorum ama japon, çin, kore, meksika, küba, şili, kolombiya, rus ve deee TÜRK mutfaklarının en güzellerini yeme imkanı buldum burada. Evet yanlış duymadınız, Türkiye'de tadamayacağınız kadar güzel kebaplar burada, New York'un tam göbeğinde :) Neyse konuyu dağıtmayayım.
Türkiye'ye dönmeme bir iki gün vardı. Abim 4 ayın ardından benden kurtuluyor olmanın verdiği dayanılmaz hafiflikle "Hadi bunu kutlayalım" dedi ve atladık arabaya :) Ben, Amerika'ya ilk geldiğim sefer gittiğimiz muhteşem sushiciye gidiyoruz diye düşünürken, nefis, şık bir restoranın kapısında arabadan iniyoruz, park bile etmiyoruz (vale var çünkü) Eyvah, üzerimde doğru düzgün bir kıyafet bile yok diye telaşlanırken bakıyorum abimlerde benim gibiler ve rahatlıyorum. İçeri bir giriyoruz, aman allahımmm manzara muhteşem, içerisi harika, gözlerim kamaşıyor. (İyiki gece değil de gündüz gelmişiz diyorum çünkü bu manzara gündüz gözüyle daha güzel )
Neredeyim Ben?
Chart House Restaurant ' dayım. Garsonumuz geliyor ve Christa'nin favorisi olan Pinot Grigio şarabımızı söylüyoruz, yemeklerimiz gelmeden güzel şarabımızı yudumlamaya başlamıştık bile. Yemek seçiminde her zaman olduğu gibi zorlanıyorum ve sonunda kararımı veriyorum. Somon. Kararsız kaldığım zamanlardaki kurtarıcım, hiç hayal kırıklığına uğratmaz. Evet yemekleri iyiydi hoştu ama sıra tatlılara gelince iyice kafam karışıyor. Tatlı önemli çünkü... Yaşam sebebim :) Benim zorlandığımı görünce abimler bana yardım ediyorlar ve hepimiz farklı bir tatlı söylüyoruz. (Ben tabi hepsinin de tadına bakıyorum.) Abim çikolatalı tatlılardan çok hoşlanmadığı daha çok meyveli tatlılar sevdiği için apple strudel söylüyor. Chista da benim gibi tatlısever bir insan olduğundan çikolata soslu brownie tercih ediyor ve bendeee frozen caramel cream pie ısmarlıyorum. Hayatımın en yerinde kararıydı :) Pastalarımız gelince, gözlerinde $ işaretleri olan çizgi film karakterleri gibiyim. Tabi benim bir gözümde çikolata diğerinde karamel işareti vardı - nasıl oluyorsa :) Benim kendimden geçtiğimi gören Christa ve abim epey dalga geçtiler benle, hatta o şekilde pek çok fotoğrafımı bile çektiler. Ama benim pek umurumda değildi, sadece tatlılarıMMMla ilgileniyordum. Hepsi birbirinden güzeldi gerçekten, anlatmak için kelimler yetmez. Abimin apple strudeli tam kıvamında ne çok şekerli ne tatsız tuzsuz, elmasının şekerini iyi ayarlamışlar, sıcacık strudelin üzerinde boğazınızda kayan mükemmel bir vanilyalı dondurma ve karamel sosu. Christa'nın brownisinin içinden dumanlar çıkıyordu, çatalla içini açtığınızda akışkan çikolatayı görebiliyordunuz ve üzerinde yine güzel mi güzel vanilyalı dondurma... Benim karamelime gelince... O sıcak günde süper bir veda tatlısı oldu benim için. Krema ve karamel uyumu harika, nefaseti anlatılmayacak bir parfe.
Bir daha ki ziyaretimde abimin profesyonel fotoğraf makinesini yanımdan ayırmayacağım :) Yediğim güzel yemeklerin bir bir fotoğrafını çekmem gerekiyor, çünkü bu karanlık fotolarda muhteşemliklerini açıkça ifade edemiyorlar doğrusunu söylemek gerekirse.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder