Kasım sonunda bir gün telefonum çaldı. Özsüt'ün PR ajansından gelen telefonda bir blogger yemeği düzenleyeceklerini ve Aralık ayında bizi haberdar edeceklerini söylediler. "Ne güzel bol bol pasta yerim artık" diye düşünmüştüm :) Ama o zaman Özsüt'ün "Atölye" gibi zengin mutfağı olan bir restoranı olduğunu, hatta 4 şubesi olduğunu, çok yakında Avrupa yakasında da şubeler açıp yaygınlaşacaklarını bilmiyordum.
Davet metninde şöyle başlayan bir cümle var "Dünya mutfağının en özel lezzetlerini, sıcak ve şık bir atmosferde buluşturan Özsüt Atölye’lerin..." ilk duyunca çok inandırıcı gelmiyor değil mi? Açıkçası benim şüphelerim büyüktü. Özsüt'ün pastalarını, dondurmalarını, sütlü tatlılarını çok başarılı bulurum aslında ama "restoran" deyince, üstelik "dünya mutfağı" deyince işin rengi değişiyor, insan "bu işle o işi karıştırmamak gerek" diye düşünüyor ama bütün bu şüphelerimin yersiz olduğunu daha mekana adım atar atmaz anlamaya başladım.
Bağdat Caddesi üzerindeki Atölye, içeri adım atar atmaz sıcak ortamı ve misafirperver garsonları ile sizi karşılıyor. Sonrasında lezzet şöleni, ekmeklerle başladı :) Masamızdaki sıcacık 3 çeşit yuvarlak ekmek bile Özsüt Atölye'de bizler için pişirilmiş.
Sıcacık ekmeğimizi kırmızıbiber ve kekikle tatlandırılmış zeytinyağı ile birlikte afiyetle yedik. Arkasından iri tavuk parçalı ve
çok çok lezzetli bir tavuk suyu çorba servis edildi. Sıra ana yemek siparişi vermeye geldiğinde gerçekten çok zorlandım. Çünkü mönü o kadar zengindi, o kadar çok güzel ve tatmak istediğim yemek vardı ki ne seçeceğimi şaşırdım. Önce şöyle güzel bir salata mı seçsem dedim, sonra garsonumuz zaten masaya salata geleceği, o yüzden başka bir yemek seçmemin daha iyi olacağı konusunda uyardım. Sonra "pizza" dedim, e pizza da gelecekmiş masaya. Biz en iyisi yemek söylemeyelim bunlarla doyarız zaten diye düşündüm. Ama öyle olmadı tabiki çünkü tatmak istediklerim bu kadar değildi. Daha risottolar, el yapımı makarnalar ve dünya mutfaklarındna çeşit çeşit tavuk ve et yemekleri vardı.
Masaya gelen Atölye Salata çeşit çeşit sosla tatlandırılmış ve mükemmel bir lezzet bombasına dönüşmüştü. Pancar sos, hardal sos, yoğurt sos ve diğer soslar da eklendikten sonra nasıl bir lezzet olduğunu siz düşünün. Zerrin kararlı. Pancar sosa bayıldı, hem rengi hem tadı iştah açıcı, o yüzden kendi de yapacakmış bu sostan ve misafirlerine salatayla servis edecekmiş, ben de destekliyorum onu. Hele misafiri ben olacaksam :) İki çeşit de pizzamız vardı; Cafe Atölye ve Di Romano... Cafe Atölye oldukça farklı bir pizza oldu benim için. Üzerinde domates sos ve mozarella peyniri haricinde; kırmızı biber, kırmızı soğan, Meksikan fasulye, siyah zeytin, ızgara tavuk, cheddar peynir, parmesan peynir ve kekik vardı. Tabi bunların Özsüt'ün ustaları tarafından elle açıldığını söylemeye gerek bile yok. Öyle kalın, sırf hamurdan oluşan, pizza ile uzaktan yakından alakası olmayan şeyler yedikten sonra bu incecik hamura gerçek pizzaları yeyince bayram etti midemiz.
Ana yemek öncesinde Tavuk Sebzeli Risotto söyledim. Ara sıcak gibi küçük bir porsiyon gelir diye düşünürken kocaman bir porsiyonla karşılaştım. "Aman ben bunu nasıl yerim" diye geçti aklımdan ama sonra Zerrin ve diğer blogger arkadaşlardan birinin yardımı beni kurtardı. Ama tabi büyük kısmı bana kaldı ve ben bundan çok memnun oldum çünkü hayatımda böyle birşey yemedim. Nasıl lezzetli bir risotto o öyle... Küçük bir porsiyonla kimse yetinemez diye böyle bol bol koymuşlar tabağa diye düşünüyorum ben. Gecenin yıldızı Tavuk Sebzeli Risotto oldu. Yemeğin üzerinden 1 hafta geçmesine rağmen hala Zerrin'le "o nasıl risottoydu öyle" diye konuşuyoruz.
Benim ana yemeğim Steak Mexico City, Zerrin'in ki de Raviolli Casa Italiano oluyor. Gecenin tek hayal kırıklığı "tulum peyniri loru" oldu bizim için. Daha önce tulum loru diye bir peynir tatmamıştım. İşin içinde tulum olunca insan bildiğimiz keskin kokulu ve tatlı bir peynir olacak sanıyor ama bu aslında lor peyniri. Beklentimiz buram buram peynir kokan bir lezzet olunca ama karşımıza lor gibi lezzeti sınırlı bir peynir çıkınca biraz şaşırıyoruz tabi. Garsonumuz bize tulum lorunun nasıl bir peynir olduğunu açıklıyor açıklamasına da "lor peynirinden pek hazetmeyenler cemiyeti"nin iki üyesi var karşısında, ne yapsa nafile :)
Ama benim yemeğim mükemmel. Benim isteğim üzerine çok iyi pişmiş bonfile üzerinde mantar, meksika fasülyeleri ve incecik dilimlenip kızartılmış patatesler.
Gecenin finali de aşure ayında olmamız nedeniyle Aşure ile yapılıyor. Ne yazık ki ben Aşure yemiyorum ama Aşure Uzmanımız Zerrin Hanım, rengine, kıvamına ve lezzetine bakarak tam puan veriyor aşureye. İçinde herşey tam olması gerektiği gibiymiş. Aşure konusunda rehberiniz Zerrin'se ona güvenin diyor ve bu ay aşure yemek için Özsüt'e uğramanızı tavsiye ediyorum.
Son olarak şuna da değinmek istiyorum; mönüdeki fiyat kalite dengesi tam olması gerektiği gibi. Özsüt Atölye'ye bu güzel gece için teşekkür ediyoruz. Çok güzel yemekler tattık ve çok güzel bir gece geçirdik.
Devamını Oku!